CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Herkes biliyor, bizdeki enflasyon dünyadan falan değil, tamamı Erdoğan’dan. Erdoğan’ın, ev yapımı krizi yüzünden. Şimdi Erdoğan ABD’de yeni vitriniyle birlikte, 2024’ün ilk çeyreğinde enflasyonu düşüreceklerini anlatıyor. Beyefendi, 2023’ü gözden çıkarmış, önümüzdeki yıla randevu veriyor. Arkadaşlarının başarılı olacaklarını söyleyerek sorumluluğu onlara yıkıyor, yeni çarklara ve kaçışlara zemin hazırlıyor. Saray ve şürekası ekonominin ayarlarıyla öyle bir oynadılar ki artık ekonomi ayar tutmuyor. Faizlerin seçimden sonra dörde katlanmasına, Merkez Bankası’nın arka kapısından döviz satışının sürmesine rağmen paramız pul olmaya, enflasyon azmaya devam ediyor” dedi.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, MYK toplantısının ardından parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Öztrak, şunları söyledi:
“Sözlerime, Japonya’da ev sahibi takımı yenerek 2024 Paris Olimpiyatları'na katılmaya hak kazanan A Milli Kadın Voleybol Takımımızı kutlayarak başlamak istiyorum. Filenin Sultanları’nın olimpiyatlarda da ülke olarak göğsümüzü kabartacaklarına, yeni başarılara imza atacaklarına yürekten inanıyoruz. Yine Sırbistan’da düzenlenen 2023 Dünya Güreş Şampiyonası’nda sporcularımız, aldıkları madalyalarla bizleri gururlandırdı. Her birini ayrı ayrı kutluyoruz.
“MAYIS AYINDAKİ SEÇİMLERİN ARDINDAN ‘ÇAKMA EKONOMİST’ ÇARK ETTİ"
Siyasetçiler, yöneticiler hep birkaç adım sonrasını düşünmek zorundadır. Vatandaştan yetki alanların, insanların umutlu, mutlu, huzur içinde yaşadığı bir ülke için en iyisini yapma mecburiyeti vardır. Hiçbir millet umutsuzluk içinde yaşayamaz. Umutsuzluk toplumları çürütür. Yönetenler, günü birlik politikalarla, hamaset dolu sözlerle yarının sorumluluğundan kaçamazlar. Ülkemiz maalesef tam da böyle bir anlayışın elinde yönetilmiyor, çürüyor. Erdoğan’ın burnunun dikine giderek ilk faiz indirimini yapmasının üzerinden tam 2 yıl geçti. Mayıs ayındaki seçimlerin ardından ‘çakma ekonomist’ çark etti. Hem de ne çark! Ekonomiyi, daha önce dolandırıcı ilan ettiği bakanla, ABD’den ithal ettiği Merkez Bankası başkanına bıraktı. Onların da ilk işi, Erdoğan’ın izlediği politikaları irrasyonel ilan etmek oldu. Seçimden önce yüzde 8 buçuk olan politika faizini, 3 ayda dörde katladılar. Erdoğan’ın faiz macerası, arkasında devasa bir enkaz bıraktı.
“ERDOĞAN, ABD’DE TÜRKİYE’NİN NEDEN ENFLASYONUN ŞAMPİYONLAR LİGİNDE, DÜNYADA İLK BEŞ ÜLKEDEN BİRİ OLDUĞUNU ANLATMADI”
Daha üç yıl önce yüzde 19 olan politika faizi, şimdi yüzde 30.8 lira 65 kuruş olan bir doların değeri şimdi 27 lira 20 kuruş. Yüzde 19 olan enflasyon, şu anda yüzde 50. Dahası, Erdoğan’ın seçim öncesinde, ‘Yıl sonunda yüzde 20’ler seviyesinde olacak’ dediği, millete söz verdiği enflasyonun yıl sonunda yüzde 65 olacağını da OVP’de kabul etti. Ancak bu tablonun müsebbibi Erdoğan, ABD’de yine sorumluluktan kaçmaya başladı. Enflasyonun ‘dünyanın sorunu’ olduğunu anlattı, tabii Türkiye’nin neden enflasyonun şampiyonlar liginde, dünyada ilk beş ülkeden biri olduğunu anlatmadı. Bizdeki aylık enflasyonun neden dünyadaki 140 ülkenin yıllık enflasyonundan daha fazla olduğunu, bunun kimin eseri olduğunu da açıklamadı. Dünyada gıda fiyatları düşerken bizde neden sürekli arttığından, gıda enflasyonunda neden dünya dördüncüsü olduğumuzdan, ülkemizde yaşanan çocuk açlığından hiç söz etmedi. Kendi politik hataları nedeniyle Türkiye’nin nasıl Dünya Sefalet Endeksi’nde, ilk 40’a giren tek OECD üyesi ülke haline geldiğini, ülkeyi Sefalet Endeksi’nde Sudan ile Surinam arasına nasıl sıkıştırdığını da anlatmadı. Bu verimli topraklarda, bu genç nüfusumuzla G20 ülkeleri arasında Arjantin’le birlikte, neden Sefalet Şampiyonu olduğumuzdan ise hiç söz etmedi.
“HERKES BİLİYOR, BİZDEKİ ENFLASYON DÜNYADAN FALAN DEĞİL, TAMAMI ERDOĞAN’DAN. ERDOĞAN’IN, EV YAPIMI KRİZİ YÜZÜNDEN”
Herkes biliyor, bizdeki enflasyon dünyadan falan değil, tamamı Erdoğan’dan. Erdoğan’ın, ev yapımı krizi yüzünden. Şimdi Erdoğan, ABD’de yeni vitriniyle birlikte, 2024’ün ilk çeyreğinde enflasyonu düşüreceklerini anlatıyor. Beyefendi, 2023’ü gözden çıkarmış, önümüzdeki yıla randevu veriyor. Arkadaşlarının başarılı olacaklarını söyleyerek sorumluluğu onlara yıkıyor, yeni çarklara ve kaçışlara zemin hazırlıyor. Saray ve şürekası ekonominin ayarlarıyla öyle bir oynadılar ki artık ekonomi ayar tutmuyor. Faizlerin seçimden sonra dörde katlanmasına, Merkez Bankası’nın arka kapısından döviz satışının sürmesine rağmen paramız pul olmaya, enflasyon azmaya devam ediyor. Merkez Bankası, hafta içinde politika faizini yüzde 25’ten yüzde 30’a yükseltti. Böylece seçimlerden sonra politika faizi, toplam 21 buçuk puan birden arttı. Merkez Bankası’nın kısa vadeli faiz haddinin yüzde 30’lara çıktığını, en son 2003 yılının Ekim ayında, yani tam 20 yıl önce görmüştük. Merkez Bankası’nın piyasaya borç verme faizi yüzde 31 iken İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) enflasyonu yüzde 20,3 idi. Dolar kuru da o gün 1 lira 40 kuruştu. Bugün, MB’nin politika faizi yine yüzde 30 ama gerçekleşen İTO enflasyonu yüzde 74, 1 dolar da 27 lira 20 kuruş. Bu, işlerin nasıl raydan çıktığını açık seçik ortaya koyuyor.
“TARİHİMİZDE İLK KEZ DEVLETİN İÇ BORCU İÇİN İLERİDE ÖDEYECEĞİ FAİZ, BORCUN ANAPARASINI AŞTI”
Bu kadar faiz artırıyorlar, dolar da enflasyon da artık tınmıyor. Bunun sarayın güven vermeyen siyasetinden kaynaklandığının tüm dünya farkında. Erdoğan, daha mayıs ayındaki seçimden hemen önce, ‘Bu kardeşiniz iktidarda olduğu sürece, faiz yükselemez, faiz devamlı düşecektir. Göreceksiniz, enflasyon da faizle beraber düşecek’ diyordu. Sonuç, tam tersi oldu. Faiz de enflasyon da uçtu. Tarihimizde ilk kez devletin iç borcu için ileride ödeyeceği faiz, borcun anaparasını aştı. Bütçenin faiz giderleri şaha kalktı. 1975-2002 döneminde bütçeden her gün yapılan faiz ödemesi, yaklaşık 24 buçuk milyon dolardı. 2003-2023 döneminde söz konusu ödeme, 73 milyon dolara çıktı. Cumhurbaşkanının imzasıyla yayınlanan Orta Vadeli Program’a (OVP) göre ise 2024-2026 döneminde, devletin bütçesinden her gün yapılacak faiz ödemesi, yaklaşık 113 milyon dolar olacak. Milletin bankalara olan borcunun artan faiz yükü yetmedi, bir de bütçenin faiz yükünü taşıtacaklar. Bunu ödemek için milletimiz önümüzdeki üç yılda daha çok çalışacak, daha çok vergi ödeyecek. Atalarımız ne güzel söylemiş: ‘Hilekârdan yumurta alan, içinde sarısını bulamaz.’